Kitesurf yani uçurtma sörfü, ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen popüler sporlar arasında kendisine yer bulamıyor. Fakat Türkiye’de kitesurf spotlarının hakkını veren sporcular da mevcut. Bunlardan bir tanesi de Lara Zarb. 18 yaşında Kitesurf’e başlayan Lara Zarb, bu sporun farklı disiplinlerinde hem Türkiye’de hem de dünyada önemli başarılara imza atmış bir sporcu. Eğitim de dahil olmak üzere tüm hayatını kitesurf üzerine kurmuş olan Lara Zarb ile kariyerinin tüm detaylarını konuştuk.

İlk olarak kendinizden biraz bahsedebilir misiniz? Kitesurf’e nasıl başladınız?

Ben Lara Zarb, 27 yaşındayım. Kitesurf’e dedem sayesinde Akyaka’da başladım. Zaten yazlığımız orada olduğu için aslında doğru zamanda doğru yerdeydim. Yaklaşık 8 sene evvel başladım bu spora ve 4 senedir de profesyonelim. Türkiye Yelken Federasyonu lisansıyla 3 farklı disiplinde yarışıyorum. Hdyrofoil; bu olimpik olan branşımız. Twintip Slalom; normal kite’ın hız yarışı. Diğeri ise Big Air yani yüksek atlama yarışı. Bunda da 2019 yılında Akyaka’da bizim düzenlemiş olduğumuz, aynı zamanda da görev aldığım dünya şampiyonasında yüksek atlamada üçüncü oldum.

Dedeniz bu spora tanışmanıza nasıl yardımcı oldu?

Dedem çok sportif bir adamdı. Geçmişte kayak takımını Olimpiyatlara hazırlamışlığı da var. Hatta yanılmıyorsam ilk kayak takımıydı. Şöyle, biz hep bulunduğumuz evin balkonundan izliyorduk. Bir gün dedem dedi ki; ‘biz oturup izleyelim, sen neden izliyorsun? Sen yap bari seni izleyelim.’ Bir tek de ‘kite’ta uçup gidilebilir mi’ diye sordu. ‘Hayır’ dediler. Ben çok uzun zamanda öğrendim ama yine de ‘eti sizin kemiği benim’ şeklinde öğrenmeden de bırakmama izin vermediler. Ve artık öğrendiğimde de aşık oldum ve hiç bırakmayı düşünmedim.

‘Kitesurf Hayatımı Değiştirdi’

Siz yüksek lisans tezinizi kitesurf üzerine yazmışsınız. Ayrıca kitesurf markalarının distribütörlüğünü ve marka temsilciliğini de yapıyorsunuz. Yani tüm hayatınızı bu spor etrafına kurgulamışsınız. Bunda sizi motive eden şey nedir?

Yani aslında bunu pek çok kitesurfçüden duyabilirsiniz ama kitesurf benim de hayatımı değiştirdi. Ve gerçekten o özgürlük hissini hayatta başka hiçbir alandan alamadığınız zaman bu çok değerli oluyor sizin için. Zaten doğa sporu yaptığınızda otomatikman doğayı ortalama insana göre daha fazla korumaya eğiliminde oluyorsunuz. Yani bu sporu ve bana verdiği hissi o kadar çok sevdim ki dediğiniz gibi bunu hayatımda her alana yaymaya çalıştım. Yani aslında ben yapmasam da bir şekilde öyle gelişti de diyebiliriz.

Başta da belirttiniz kitesurf’ün farklı disiplinleri var. Belki bunları biraz daha detaylandırmak isterseniz.

Bu Hydrofoil dediğimiz disiplin Olimpik olan disiplin. Henüz daha önce olimpiyatlarda yapılmadı. Ama ilk karar verildiğinde 2024 Paris Olimpiyatları’nda ilk defa yapılması planlandı. Zaten ben bu spora başladığımdan beri de hep gelecek foil’da deniyordu. Çünkü çok enteresan bir teknoloji. Board’un altında yaklaşık 1 metre 10 santimlik bir karbon salma var ve aqua dinamik yoluyla siz sürtünmeyi en aza indirerek salmayı suyun dışında bırakıp sadece milimetrik bir temasla çok yüksek hızlara erişebiliyorsunuz. Çok düşük rüzgarlarda bu mümkün. O yüzden birçok da aslında yelken disiplini foil esaslı olmaya başladı. Lazer, jet, Windsurf, Kitesurf foil oldu. Yani aslında su sporlarında revolusyoner bir değişim oldu.

Diğer disiplinlerinde de bahsetmek ister misiniz?

Beni kişisel olarak en çok heyecanlandıran Big Air dediğimiz yüksek atlama. Çünkü benim yapım gereği zaten her şeyde öyle ama özellikle bu disiplinde tek rakibiniz yine kendiniz oluyorsunuz. Sürekli ‘kendi rekorumu geçeyim’, ‘hadi bir metre daha zıplayım’, ’30 cm daha zıplayım’… Ve bu küçük santim ayarları çok sinir bozucu noktaya gelse de sürekli kendinizle yarış halinde oluyorsunuz. Yüksek atlamada da yine kendi spotumda senelerdir kadınlarda birinciyim. O tepeden bakmak, tamamen uçma hissinin gelmesi çok çok farklı bir his. Twintip Slalom ise en yakın örnek olarak kayağı verebilirim. Bir parkur etrafında yapılan bir hız yarışı. Yani Hydrofoil’in normal twintip ford ile yapılan versiyonu diyebiliriz aslında basitçe.

Türkiye’de kitesurf hangi düzeyde?

Aslında dünyada da Türkiye’de de çok fazla kitesurf alanında kadın sporcumuz yok. Örneğin Kitefoil World Series Avrupa 2021 Şampiyonaları’nda 52 sporcudan sadece 14’ü kadın sporcular olacak. Aslında dünyada bize göre nispeten biraz daha fazla. Kadınlar arasında artmaya başlayan bir trend. Sosyal medyada birbirini motive eden, birbirleriyle dayanışma içinde olan kadın grupları var. Birbirlerinin sorularını yanıtlayan, birbirilerini başlamaya teşvik eden pek çok kadın sporcu var. Ama bunun dışında Türkiye nerede derseniz, benim vizyonuma göre Türkiye olması gereken yerden biraz uzakta aslında. Neden derseniz de biz 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak çok daha büyük başarılar elde etmeyi hak ediyoruz. Elimizde çok büyük cevherler var. Ülkenin tüm etrafı aslında keşfedilmemiş spotlarla dolu. Çok genç, çok parlak ve başarılı sporcularımız var. Ama ekipman ve sponsor anlamında bazı zorluklar yaşandığı için hak ettiğimiz yerde olduğumuzu ben düşünmüyorum.

‘Eşit Ödülden Hala Bahsedemiyoruz’

Türkiye’de ve dünyada kadın sporcuların az olmasından bahsettiğiniz. Bu durum kadın sporculara zorluk yaratıyor mu? Yani bir kadın olarak bu sporu yapmanın zorlukları oluyor mu?

Yani tabi ki oluyor. Ben kişisel olarak ‘kadın olduğum için şöyle bir şey yaşadım’ gibi bir örnek veremesem de başka sporlarda olduğu kadar maalesef bizim de sporumuzda kadın olmak bir tık daha zor. Neden derseniz yine erkek egemen bir spordan bahsediyoruz. Çok çarpıcı örnekler vermek gerekirse; bu benim çalıştığım dünya şampiyonalarında kadınların yarışı başladığında seyircilerde bir azalma oluyor. Dünyada da örneklerine baktığınızda hala eşit ödülden bahsedemiyoruz. Yalnızca benim de içinde bulunmaktan çok gurur duyduğum ve üçüncü olduğum yarışta sevgili ortağım Turgay Adıyaman ilk defa Türkiye’de, ve dünyada da sayılı, eşit şekilde ödül dağıtmıştı. Bu benim çok desteklediğim bir şey. Hala bunu konuştuğumuza bile inanmak güç aslında. Ama rakamlara da baktığımız zaman gerek sponsorluk sözleşmeleri, gerek ödüller, gerek öncelik olsun kadınlar maalesef birinci sırada değiller. Zaten bu kadın erkek eşitsizliği 2020 Sporda Toplumsal Eşitlik Raporunda da çok çarpıcı şekilde karşımıza çıktı. Burada sporda eğitim, spora katılım, sporda liderlik ve antrenörlükte çok ciddi eksikler olduğu ortaya çıktı. Örneğin 65 federasyonda sadece 3 kadın başkan var. Bunlardan bir tanesi de Türkiye Yelken Federasyonu Başkanımız Özlem Akdurak. Federasyonların yönetim kurulunda ise kadınların oranı sadece yüzde 4. Ya da mesela ben şimdi de spor yönetimi okuyorum. Bunu okuyan kadın sayısı da çarpıcı şekilde çok az. Bunların teşvik edilmesi, kadınların önüne iyi örnekler çıkması ve bunların ilham vermesi gerektiğini düşünüyorum. Hem sporculuk hem yönetim anlamında.

Biraz antrenman programınızı anlatabilir misiniz? Sadece su üzerinde mi antrenmanlarınız oluyor yoksa kara antrenmanlarınız da mevcut mu?

Benim kara antrenmanlarım bu karantinayla birlikte ister istemez suyun önüne geçmeye başladı. Ben kitesurf dışında crossfit yapıyorum. Çok seviyorum yapmayı. Haftanın yaklaşık 6 günü, bazı günler çift idman olacak şekilde idmanlarıma devam ediyorum. Suda olamadığım zamanlarda, örneğin bu sene gibi yurtdışına gidip idman yapamadığım durumlarda, kara idmanlarıma devam ediyorum. Yogayı yine rutinime ekledim bu karantina süresince. Denizde olmadığım zaman kara idmanlarıma biraz önem veriyorum açıkçası.

‘Tehlikeli Spor Olmaması İçin Bilinç ve Eğitim Çok Önemli’

Bildiğim kadarıyla su üzerinde saatte 80-85 kilometre hızlara çıkabiliyorsunuz. Bu durum da insanlarda kitesurf’ün tehlikeli olduğu fikrini yaratabiliyor. Sizce bu spor tehlikeli bir spor mu?

Tehlikeli değil denemez bir spor. Politik bir cevap olacak ama sıralaması yıllar içinde değişse bile kitesurf bireysel ekstrem sporlarda ilk 3 sırada yer alıyor. Tabi ki kendi içinde her doğa sporunda olduğu gibi zorlukları var. Doğayla savaşamayacağınızı anlamadığınız noktada çok büyük işler gelebilir başınıza. Ama bu spor nerelerden bu günlere geldi. Artık çok güvenli bir şekilde bu spor icra ediliyor. İki farklı güvenlik sistemiyle acil durumda her ekipmanı kendinizden ayırabileceğiniz bir hale geldi. Eskiden bıçakla ip kesmek gibi ilkel yöntemler kullanılırken bugün bunlar iki tane tuşla aslında çok basitleşti. Tehlikeli bir spor olmaması için bence kişisel bilinç ve doğru eğitim çok önemli. Bunun dışında ben tehlikeli bir spordur, yapılamaması, korkulması gerekir algısı da yaratmak istemem.

Her mevsim yapılan bir spor mu? Rüzgarın çok olduğu bir zaman ertelendiği ya da yapılmadığı durumlar oluyor mu?

Tabi ki oluyor. Aslında rüzgar olduğu sürece her mevsim yapılabilir. Su soğuk olur, hava soğuk olur dert değil. Düzenli bir rüzgar aralığı olduğu sürece aslında her mevsim, her yerde yapabileceğiniz bir spor. Ama özellikle hydrofoil’den önce düşük rüzgarlardan yarışların yapılamadığı çok fazla rastlanan bir şeydi. Bugünlerde ise yine çok yüksek rüzgarlarda, fırtına olarak tabir ettiğimiz 40 knot-45 knot üstü rüzgarlarda bu sporu icra etmeniz tehlikeli olabiliyor ve yarış veya müsabaka da yapılamıyor. Hydrofoil minimumda da 5 knot’ta yapılıyor .

Bir pandemi süreci içerisindeyiz. Bu süreç de pek çok şeyin değişmesine ve dönüşmesine neden oldu. Size pandeminin olumsuz değil olumlu yanını sormak istiyorum. Bu dönem sizde neleri dönüştürdü? Size neler kattı?

Sabretmeyi biraz daha pekiştirdim öncelikle. Hayatta da aslında su gibi olmak gerekir, Bruce Lee’in de dediği gibi. Hani kayamıyorsan başka bir şey yap. Bu sporcu için tabi ki çok zor. İcra ettiği ve tutkuyla yaptığı bir spordan bu kadar uzak kalmak, yasalarla uzak olmak gerçekten savaşılamaz bir durum. Zaman zaman zorlayıcı ama ben dediğim gibi sabrı tekrar pekiştirme imkanım oldu. Zaten ilk başta da kitesurf’e başladığımda bana çok fazla sabrı öğreten bir spordu, yine öğretti. Onun dışında aslında zamanımı biraz daha iyi yönetebilmeye başladım. Dış etkenler kesildikçe hangi saatler arası yemek yiyeceğim, spor yapacağım, ders çalışacağım bunlar daha oturaklı bir plan olmaya başladı. Başka kattığı bir şey yoga gerçekten. Hiçbir zaman düzenli yapamıyordum. Hep yapmak istediğim ama dönemsel yaptığım bir sporken gerçekten hayatıma entegre etmeyi bu dönem başardım. Bunların benim için çok pozitif faydaları oldu. Ailemle daha fazla geçirebildim bu dönemde. Birazcık yemek pişirmeye tekrar başladım herkes gibi. Şekersiz, unsuz kekler falan… Aslında ben sudan uzak olmak dışında çok şikayetçi olmadım hiçbir zaman. Ben süreci kendimce iyi yönettiğimi düşünüyorum.

Eğitiminiz ile spor kariyerinizi birlikte sürdürmekte zorluk yaşıyor musunuz?

Tabi ki. Çok fazla fedakarlık gerektiren bir şey. Özellikle zaten sporcu olduğunuz an sosyal hayatınızdan büyük fedakarlık yapmışken bir de üstüne eğitimi koyduğunuz zaman hiçbir şeyden eksik kalmayayım dediğiniz noktada gerçekten düzenli yaşamak durumunda kalıyorsunuz. Benim yarışta olduğum için arkadaşlarımın doğum günlerini kaçırdığım oldu, oluyor da. Bu bir yerden sonra alışıla geldik bir durum oluyor ama dönüp baktığınızda tabi ki orada olmak istediğiniz anlarda da bambaşka bir psikolojiyle yarışmak durumundasınız. Bunları yönetmek güç. Zamanı yönetmek güç ama olamaz diye bir şey yok. Ben şu an üçüncü lisansımı yapıyorum. Yani aslında sporculuğa başladığımdan beri okumaya hiç ara vermedim. O yüzden aksini bilmiyorum diyebilirim.

‘En Büyük Hedefim Kadın Sporculara Fayda Sağlamak’

Son olarak bundan sonraki hedeflerinizi anlatabilir misiniz?

Aslında ben kendime çok net hedefler koymuyorum. Olmasını istediğim pek çok şey var. Benim en büyük hedefim aslında uzun vadede ve kısa vadede bu spor yoluyla ülkeye bir fayda sağlamak. Özellikle öncelik vermek gerekirse kadın sporculara bir fayda sağlamak. Kadın-erkek her sporcuya tabi ki ama özellikle benim kişisel teşvik amacım aslında kadın sporculara teşvik olmak. Başta da bahsettiğim gibi gerekirse yönetim tarafında, gerekirse sporculuk anlamında iyi bir örnek teşkil edip, gençleri biraz daha yüreklendirmek gibi bir isteğim var. Bu sporu bu ülkede hak ettiği yerlere getirmek için ufak çabalarım var. Örneğin ilk karantinada bu konuda bir canlı yayın serisi yapmıştım. Tekrar başlamayı da planlıyorum. Daha fazla insan, daha fazla sporcu ve daha güzel başarılar… Tabi ki ben de ülkemi dünyada ve inşallah olimpiyatlarda temsil etmek çok isterim. Ama benim dediğim gibi nihai hedefim daha fazla insanın bu spora katılımını ve ülkede tanınmasını, önem verilmesini sağlamak olurdu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir