Paletli yüzme (Monopalet), Türkiye’de hak ettiği değeri göremeyen spor branşı olmasına karşın, bu spor dalında çok büyük başarılar elde eden sporculara sahibiz. Bu sporcuların başında da Ayşe Ceren Yeşilbaş geliyor. Palet ve özel şnorkellerin kullandığı ve su yüzeyinde yunusların süzülüşünü andıran bir yüzme tekniğini içeren paletli yüzmede Ayşe Ceren Yeşilbaş, 2017 yılında Gençler Dünya Şampiyonası’nda 400 ve 800 metrede ikincilik, 1500 metrede ise şampiyonluk elde etmiş bir sporcu. Aynı zamanda 200m-400m-800m ve 1500 m.’de gençler ve büyükler Türkiye rekortmeni olan Ayşe Ceren ile kariyerindeki başarıları ve paletli yüzme branşının detaylarını konuştuk.
Monopalet branşı ile nasıl tanıştınız?
Aslında ben birçok farklı spor dalıyla uğraştım. Küçüklüğümden beri suyun içerisindeyim. 2-3 yaşlarındayken ailem beni sudan, denizden, havuzdan çıkartmaya çalışırmış. Suyu bırakmayı istemezmişim. Voleybol, hentbol, tenis, jimnastik, bale gibi bir sürü farklı spor dalıyla uğraştım. Paletli yüzme ile tanışma hikayem de Marmara Üniversitesi’nde cimnastik yaparken Ufuk hocam, ona da selamlar, ‘bu kızın vücudu çok uygun, paletli yüzme diye bir spor var. Bizim de yeni kulübümüz açılıyor. Ceren’i oraya mı yollasak. Hem jimnastik için omuzları çok geniş, burada yapamaz’ gibi bir şey söylüyor. Ailem de önce birazcık tereddüt ediyor. Ama işte suyu da çok sevdiğimi bildikleri için ‘deneyelim, neden olmasın’ diyorlar ve bunun üzerine ben Marmara Üniversitesi’nde paletli yüzme sporuna başlıyorum. 1 buçuk sene sonra falan da şu an yüzmekte olduğum İstanbul Teknik Üniversitesi Geliştirme Vakfı Okulları Spor Kulübü adına yarışmaya başladım.
‘Benim İçin Önemli Şey Sonuç Değil Mücadele’
Ayşe Ceren’in spor kariyerinin yanı sıra eğitim hayatı da devam ediyor. İTÜ’de Peyzaj Mimarlığı bölümünde okuyan milli sporcu, zor olsa dahi spor ile eğitimi bir arada sürdürmeyi başarabiliyor.
Aynı zamdan İTÜ Peyzaj Mimarlığı bölümünde okuyorsunuz. Spor ile eğitiminizi sürdürmek kolay oluyor mu?
Benim için hiçbir başarı kolay değildir. Yani buna hepimiz deneyimliyoruz aslında. Başarı için emek, vakit, özveri ve fedakarlık gerekiyor. Bunlar çok önemli şeyler. Asla kolay olduğunu savunmuyorum. Her zaman da söylüyorum, bu zor bir süreç. İkisini beraber götürmek gerçekten oldukça güç. Ben ilkokuldayken de, lise giriş sınavına hazırlanırken de, üniversiteye giriş sınavına hazırlanırken de sporu bırakmadım. Ve çevremdeki gençlere de hep bunu tavsiye ediyorum. Hiçbir zaman kolay değil ama zaten benim için önemli olan şey sonuç değil oradaki mücadele. O süreç, o yol benim için çok heyecan verici. O yüzden zor ama çok keyifli. Herkese tavsiye ederim.
Dersleriniz ile çakışmaması için antrenman programınızı nasıl planlıyorsunuz?
Pandemi sürecinde tabi ki her şey çok değişti ama normalde sabah 4 buçukta kalkıp antrenmana gidiyorum. 2 saat, bazen 2 buçuk saat yüzüyorum. Oradan çıkıp koştur koştur okula gidiyorum. Bir de ben Taşkışla’dıyım, Taksim’e gidiyorum. Sonra eve dönüyorum, Fitness’a gidiyorum şeklinde bir süreç işliyor. Genel olarak mimarlık fakültesi çok zor. Onu da tavsiye ediyorum tabi ki ama ben açıkçası keyif de alıyorum bu zorlu süreçten. İstiyorsanız bir şekilde gününüzü ona göre planlıyorsunuz. Başka şeylerden fedakarlık yapıyorsunuz. Ama bir şekilde planlanıyor. İmkansız değil asla.
Profesyonel spor kariyerinizin yanına farklı bir kariyer inşa ediyor olmanızın bir nedeni var mı?
Tasarımı çok seviyorum. Çocukluğumdan beri tasarımla ilgili bir iş yapmak istediğimi biliyordum. Aslında küçük yaşlardayken spor benim için biraz daha arka plandaydı. Ben 5. sınıftayken paletli yüzmeye başladım. Ardından başarılar elde ettikçe, bu işi sevdiğimi fark edince ikisini eşit şekilde götürmenin benim için en doğru çözüm olacağına inandım. Tasarım gerçekten para kazanmak ve fark yaratmak istediğim alan diyebilirim. Ama bunun yanında sporun önemi tabi ki asla küçük değil. Her zaman hayatımda olacak. Hala profesyonel olarak yarışmaya, ülkemi temsil etmeye devam ediyorum. Beraber gidebildikleri kadar gitmelerini istiyorum.
‘Başarılarımızı Kimse Fark Etmiyor’
Diğer yüzme branşlarından farklı olarak paletli yüzme daha fazla ekipman gerektiren bir spor. Bu ekipmana erişimde zorluk yaşıyor musunuz?
Paletli yüzme özellikle Türkiye’de çok bilinen bir spor değil. Zaman zaman bunu da anlatıyorum; mesela Rusya’da paletli yüzme çok daha bilinen bir spor. Benim dünya şampiyonluğu elde ettiğim yarış oradaydı. Ağzına kadar dolu bir havuz düşünün. İnsanların gerçekten para verip girdiği ve çok daha profesyonel işleyen bir süreç. Sokakta kime sorsanız yaptığımız sporun ne olduğunu, nasıl işlediğini bilen bir kesim var. Türkiye’de paletli yüzme dediğinizde maalesef insanlar çok ön yargılı ve öğrenmeye, anlamaya da çok kapalılar. Aslında Türkler olarak çok güzel dereceler elde ettik. Kimse bunları fark etmiyor. O yüzden biz de paletlerimizi yurtdışından sipariş etmek durumunda kalıyoruz. Türkiye’de sadece bir firma bunu yapıyor. Aslında firma bile diyemem. Tamamen eski bir sporcu abimiz bu işi devraldı. Ama Türkiye’deki her sporcuya yetebilmesi mümkün değil. O yüzden genellikle paletlerimiz yurtdışından geliyor. Uzun sürüyor bu süreç. Şimdi bir de pandemiyle süreç daha da uzuyor. Siz paleti sipariş ediyorsunuz 2 ay sonra 3 ay sonra ulaşıyor. Palette bir sıkıntı varsa idare etmeyi öğrenmek durumundasınız.
Türkiye uluslararası turnuvalara ev sahipliği yapıyor mu?
Bizim genel sezon programımız Türkiye içerisinde ya da İstanbul içerisindeki şampiyonalardan ibaret. Sene içerisinde 5-6 tane yarış yapıyoruz. Mayıs ayında da milli takım seçmemiz var. Bu milli takım seçmesinin sonucunda da zaten Avrupa veya dünya şampiyonasına gidiyorsunuz. Bundan iki sene önce Türkiye ev sahipliği yaptı. Ve Türk genç sporcular çok güzel dereceler elde ettiler. Benim de ilk büyükler senemdi. Bir sürü madalya aldık. Ama maalesef bu yeteri kadar duyulmadı. O da bizi tabi ki çok üzüyor ama Türkiye artık biraz daha adını duyurmaya, yarışmalara ev sahipliği yapmaya başladı bu alanda da.
Olimpik olmayan bir spor dalında yarışıyor olmanın avantajı-dezavantajı var mı?
Elbette var aslında. Kişiden kişiye çok değişebilir. Bazen arkadaşlarım için yarışmacı sayısının daha az olması çok önemli bir etken. Bu durum bazıları için avantaj, bazıları için değil. Çünkü bu sporda genellikle kadro belli oluyor ve aslında ilk 3-5 spora devam ettiği sürece o 3 kişiyi – 5 kişiyi bölmek çok kolay olmuyor. Çok devir daim olan bir spor değil. Dediğim gibi bazısı bunu avantaj olarak, bazısı dezavantaj olarak görebiliyor. Ama total olarak baktığımızda olimpik olmaması tabi ki dezavantaj. Çünkü çok keyifli bir spor. Daha çok tanınsın, daha çok yapılsın isteriz. Ki sponsorluklar için de problem teşkil ediyor. Başarımız duyulmuyor. Dediğim gibi hiç kimseye ulaşamıyoruz. Taktir edilmek bile bizim için önemli. Sadece kendim için de söylemiyorum. Bir sürü sporcu madalya alıyor ve bunun takdiri ve teşekkür maalesef olmuyor. Bizler için üzücü ama inşallah ilerleyen senelerde olimpik bir branş olarak görürüz.
‘Yaptığımız Spor Hak Ettiği Değeri Görmüyor’
Biraz bahsettiniz aslında ama az bilinen bir spor branşında yarışıyor olmanın zorluklarını siz nasıl yaşıyorsunuz?
Yani aslında genel olarak konuştuğumuz şeyler çerçevesinde… Malzeme tedariki çok zor oluyor. Takdir edilmiyor. İnsanlara açıklamak bile birazcık zor oluyor. Türkiye’de olmasa belki biraz daha kolay olurdu ama birçok problemle karşılaşıyoruz maalesef ve genel olarak hak ettiği değeri görmediğini düşünüyorum yaptığımız sporun.
Siz bu sporun öncülerinden bir tanesisiniz. Daha fazla tanıtmak için neler yapılabilir?
Genel olarak halkı bilinçlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Bir sürü başarı elde ettik. Türkiye aslında 2016 senesine kadar uluslararası bir madalya almamıştı ve 2016’dan bu yana girdiğimiz birçok yarışta, geçen sene de büyüklerde olmak üzere, madalya alıyoruz ve artık ilk sekizin hatta ilk üçün içerisinde yer alıyoruz. Bu sporcuların daha neler yapılması gerektiğini bilmiyorum. Çünkü hepimiz elimizden geleni yapıyoruz. Birazcık halka kalmış bir şey aslında. Keşke spor daha çok tanıtılabilse. Ben de bir sporcu olarak elimden geleni yapmaya çalışıyorum bu konuda. Ne kadar çok duyulursa yeni jenerasyon, gelecek nesiller o kadar bilgilenmiş olur diye düşünüyorum.
‘İnşallah Ne Kadar Güçlü Olduğumuzu Herkese Gösterebiliriz’
Bir kadın ya da bir kız çocuğu olarak bu sporu yapmanın zorlukları oluyor mu?
Bunu söylemek çok üzücü ama genel olarak dünyada da kadın olmanın birçok zorluğu var tabi ki. Özellikle Türkiye’de hem sporcu olmak çok zor hem kadın bir sporu olmak çok zor. Genel olarak insanlar sizi bu konuda sözleriyle incitebiliyor. Çok ciddi bir şeyle karşılaşmadım aslında. Genel olarak bilinçli bir kesim yetişiyor. Ama benim de ‘gerek mi var öyle şeylere, dersini çalış ne alaka’ diyen öğretmenlerim, arkadaşlarım çok oldu. Futbolla da kıyaslamak istemiyorum, ben de futbolu takip edip çok seviyorum aslında ama ülkede futbolcular spor yapabilir, paletli yüzme yapılamaz gibi bir algı var. Özellikle kadınsan ‘otur evinde ders çalış’ gibi bir algı oluyor. Bu hepimizi çok üzüyor. İnşallah bu algıyı yıkabiliriz ve ne kadar güçlü olduğumuzu herkese gösterebiliriz. Bu ülkenin kadınları birçok alanda çok başarılılar. Sadece herkesin bunu anlaması gerekiyor.
Bundan sonraki hedefleriniz neler?
Biraz politik bir cevap olacak sanırım ama ben mutlu olduğum yere kadar spor yapacağım diyorum her zaman. Bana ‘artık kaç yaşına geldin devam mı edeceksin’ diyorlar, ben de ‘bu spor beni çok mutlu ediyor’ diyorum . Mutlu ettiği yere kadar devam edeceğim. Öyle somut bir hedef koymayı çok sevmiyorum. Dünya şampiyonluğu elde ederken de dünya şampiyonu olacağım diye asla demedim. Ben, beni mutlu ettiği sürece çalışmaya devam edeceğim. Bu süreçte başarı gelirse, bir madalya gelirse ya da bir rekor gelirse bunlar tabi ki ekstrası olmuş oluyor benim için.
Son olarak bir şeyler eklemek ister misiniz?
Kadınlar üzerinden konuştuk artık her konuşmamda da yer vermek istiyorum. Bilinçleniyor olmamız gerekiyor bu konuda da. Kız çocukları, kadınlara seslenmek istiyorum. Bizler çok güçlüyüz. Gerçekten bunu herkese gösterebiliriz. Tabi ki tüm sporcular için söylüyorum, erkek sporcular-kadın sporcular, herkes için söylüyorum. Pes etmememiz gerekiyor. Ama özellikle de kız çocukları için… Sizler çok güçlüsünüz. Kendinize inanın çalışmaya devam edin. Elbet bir gün bunun takdirini alacağız. Kazanacağız. Mücadeleye devam.