Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC) yeni başkanı olarak seçilen Kirsty Coventry, yalnızca “ilk kadın” ya da “ilk Afrikalı” unvanlarıyla anılacak sembolik bir figür değil. Uzun yıllar sporcu olarak sistemin içinde yer almış, sonrasında ise spor yönetişiminin karar alma mekanizmalarına doğrudan katılmış bir aktör olarak Coventry, bugüne dek büyük ölçüde Avrupa merkezli, diplomatik kökenli erkek yöneticilerden oluşan başkanlık geleneğini kırıyor. Sporcu temsiliyetinin çoğu zaman yalnızca görünürlük düzeyinde kaldığı IOC tarihinde, Coventry’nin başkanlığı içeriden gelen birikime ve yönetsel yetkinliğe dayalı gerçek bir dönüşüm potansiyeli taşıyor.
Seçim ve Tarihi Eşik
Zimbabweli eski olimpiyat yüzücüsü ve spor yöneticisi Kirsty Coventry, IOC’nin 144. Genel Kurulu’nda yapılan seçimle, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin yeni başkanı olarak belirlendi. 19–21 Mart 2025 tarihlerinde Yunanistan’ın Costa Navarino kentinde düzenlenen oturumda 97 delegeden 49’unun oyunu alan Coventry, 23 Haziran 2025 tarihinde görevini mevcut başkan Thomas Bach’tan devralacak. Coventry, IOC tarihinin ilk Afrikalı ve ilk kadın başkanı olarak tarihe geçti.

Sporculuktan Yönetime: Bir Süreklilik Öyküsü
Coventry’nin sporculuk geçmişi yalnızca bireysel madalyalarla sınırlı olmayan bir yapıya sahip. 2004 Atina ve 2008 Pekin Olimpiyatları’nda kazandığı toplam yedi madalya (iki altın, dört gümüş, bir bronz) ile Afrika kıtasının en başarılı olimpik sporcusu unvanını elde etti.
2012 yılında IOC Sporcu Komisyonu’na seçilen Coventry, 2018 yılında bu komisyonun başkanlığına getirildi. 2021’den itibaren Brisbane 2032 Olimpiyat Oyunları Koordinasyon Komisyonu Başkanlığı görevini üstlendi. Ayrıca, Zimbabve Gençlik, Spor, Sanat ve Rekreasyon Bakanı olarak görev yaptı. Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA) ve Uluslararası Yüzme Federasyonu (FINA) gibi önemli kurumlarda da aktif roller üstlendi.
Henüz 41 yaşında olmasına karşın, bu düzeyde bir görev birikimi edinmiş olması, onun yalnızca geçmiş deneyimleriyle değil, bugünün gerekliliklerini anlayabilme kapasitesiyle de öne çıktığını gösteriyor. Sporun dönüşen doğasını, güncel jeopolitik dengeleri ve yeni kuşak sporcuların beklentilerini yalnızca yönetsel değil, sahadan gelen bir sezgiyle kavrayabiliyor. Bu, Coventry’yi hem teknik hem insani anlamda çağdaş bir lider profiline yaklaştırıyor.
Coventry, IOC’nin ilk Afrikalı ve ilk kadın başkanı olmasının ötesinde, sporcu geçmişiyle bu düzeyde kurumsal yönetişimi bir araya getirmiş ilk isimlerden biri. Sporcu olan başkanlar daha önce de vardı; fakat Coventry bu iki alanı eş zamanlı ve derinlemesine taşıyan ilk örnek.
Bu nitelikler, yalnızca iç yapının değil, dış etkenlerin de dönüştüğü bir dünyada ne anlama geldiğini yakın zamanda daha da görünür kılabilir. ABD Başkanı Donald Trump’ın, 2028 Los Angeles Olimpiyatları’na katılacak bazı ülke vatandaşlarına yönelik sınırlayıcı politikalar uygulayabileceğine dair açıklamaları gündemdeyken, IOC Başkanı Kirsty Coventry bu konuda net bir duruş sergiledi:
“20 yaşımdan beri yüksek mevkilerdeki zorlayıcı erkeklerle muhatap oluyorum. Bu konuda geri adım atmayacağız. Dayanışma ilkelerimizden ve tüm sporcuların oyunlara katılabilme ve güvende olma haklarından asla vazgeçmeyeceğiz.”
Bu sözleri, yalnızca prensipli bir pozisyonu değil, aynı zamanda uzun yıllara yayılan direnci ve hazırlığı da ortaya koyuyor.
Vizyon Belgesi: Henüz Tam Metin Yayımlanmadı, Ancak Çerçeve Net Gözüküyor
Coventry’nin IOC başkanlığına adaylık sürecinde sunduğu vizyon belgesi henüz kamuya açıklanmadı. Ancak kampanya dönemindeki açıklamaları ve yönetsel geçmişi temel alındığında, beş ana başlık öne çıkıyor:
- Sporcu Merkezli Yönetişim
- Küresel Temsil ve Erişim
- Kurumsal Şeffaflık ve Dijitalleşme
- Sürdürülebilirlik ve Çevresel Sorumluluk
- Olimpik Değerlerin Toplumsallaşması
Coventry, seçim sonrasında IOC merkez binası Olympic House’da yaptığı konuşmada bu anlayışı Ubuntu felsefesiyle temellendirdi:
“Kampanyamın bir parçası, Ubuntu felsefesiydi: ‘Ben, biz olduğumuz için varım.’ Bu anlayış, yapacağımız her şeyin temeli olacak.”
Bu yaklaşım, yalnızca organizasyonel işleyişe değil; etik, sosyal eşitlik ve iklim duyarlılığı gibi evrensel değerlere dayalı bir yönetişim anlayışını işaret ediyor.

Türkiye ile Temas ve 2036 Oyunları Süreci
Coventry’nin Türkiye ile ilişkisi, 2018 yılında Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından düzenlenen Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı vesilesiyle somutlaşmıştı. Onur konuğu olarak katıldığı bu organizasyonda, İstanbul Boğazı’nda gerçekleştirilen gösteri yüzüşüne katılarak etkinliğe destek vermişti.
Bu kişisel temasın ardından, Coventry’nin başkanlık döneminde Türkiye’nin olimpik süreçlere nasıl dahil olacağı merak konusu. Özellikle IOC’nin önündeki en kritik kararlardan biri olan 2036 Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapacak şehrin belirlenmesi süreci, pek çok ülke tarafından yakından izleniyor. Bu konuda Hindistan, Katar, Türkiye ve birkaç ülkenin daha istekli olduğu biliniyor.
Önceki başkan Thomas Bach döneminde kullanılan “tercih edilen aday” (preferred bid) modelinin devam edip etmeyeceği, bu süreçte belirleyici olacak. Bu yöntem, seçilen bir adayın diğerlerinden ayrılarak doğrudan görüşmelere geçmesini mümkün kılıyor. Coventry’nin bu modeli sürdüreceği henüz kesinlik kazanmamış olsa da, karar süreçlerine IOC üyelerini daha fazla dahil edeceğini ifade etti.
Bazı uluslararası yorumlarda, IOC üyesi Nita Ambani’nin Coventry ile olan yakın çalışma geçmişine dikkat çekiliyor. Bu yorumlar, Hindistan’ın ev sahipliği sürecindeki olası avantajlarını tartışma konusu yapıyor. Ambani ailesi, Asya’nın en zengin ailelerinden biri olarak IOC içindeki etkili figürlerden biri olarak anılıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Türkiye’nin 2036 Oyunları’na ev sahipliği yapmak istediğini kamuoyuyla paylaşmasına karşın, şu ana dek Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından IOC’ye yapılmış resmî bir başvuru bulunmuyor. Bu bağlamda Türkiye’nin, şeffaflık, stratejik diplomasi ve kurumsal netlik konularında dikkatli bir hazırlık süreci yürütmesi kritik önem taşıyacak gibi gözüküyor.
Not: Kirsty Coventry’nin vizyon belgesinin tam metni IOC tarafından henüz yayımlanmamıştır. Bu haber, IOC, TMOK ve uluslararası basın kaynaklarında yer alan açık bilgiler temel alınarak hazırlanmıştır.

Bu proje Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır. İçeriğin sorumluluğu tamamıyla FemSport’a aittir ve AB’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.