Sporcu aynı zamanda antrenör İrem Sönmez, Cumhuriyetin 100. yılı için Maltepe’de “Kadına Şiddete Meydan Okuyoruz” sloganıyla 21-22 Eylül tarihleri arasında aralıksız 24 saat yüzdü. Bu performansıyla Türkiye’de 24 saat aralıksız yüzen ilk sporcu olma unvanına erişti.
Sönmez Cumhuriyetin yüzüncü yılında 24 saat aralıksız yüzüşünü, spor yaşamının başlangıcını ve Türkiye’de kadın bir sporcu olmayı FemSport’a anlattı.
Profesyonel spor hayatınız nasıl başladı? Yüzme ne zaman hayatınıza girdi?
Profesyonel spor hayatım 2017 yılında fitness antrenörü olmamla başladı. Öncesinde 3 yıl amatör olarak kış dağcılığı ile ilgilendim. Yüzme hayatıma 2019 sonunda girdi. Ironman yarışına hazırlanmak için antrenman yapma zorunluluğu duyduğumda yüzmeye başladım.
24 saat aralıksız yüzme fikri nasıl ortaya çıktı, bir sporcu olarak bu hedefinizi gerçekleştirirken yeterince destek görebildiğinizi düşünüyor musunuz? Türkiye’de bu hedefi gerçekleştiren tek kadın sporcu olarak neler diyebilirsiniz?
24 saat aralıksız yüzme fikri aslında Cumhuriyetin 100. yılı için bir şey yapmam gerekir düşüncesinden hareketle ortaya çıktı. Ağustos ayında birlikte antrenman yaptığım arkadaşlarım uzun mesafe yüzüyorlardı. Aynı tarihlerde Şahika Ercümen Cumhuriyetin 100. yılı için rekor kırmıştı. Ben ne yapabilirim diye düşünüp bu proje üstünde düşünmeye ve çalışmaya başladım. Türkiye’de hiçbir sporcunun yeterince destek görmediğini düşünenlerdenim. Özellikle kadınsanız işiniz daha da zor. Şu an Türkiye’de aralıksız karaya çıkmadan 24 saat yüzen ilk kişiyim. Yaptığım işin büyüklüğünün ve zorluğunun farkındayım. Ben spora çok geç başladım, 30 yaşından sonra sporu hayatına sokmuş biri olarak umarım insanların spor yapmakla ilgili algılarını ve ön yargılarını bir nebze de olsa sarsabilmişimdir.
Kaç kilometre yüzdünüz, yüzdüğünüz konum tam olarak neresiydi? Bu spor eylemini gerçekleştirmek için nasıl bir ön hazırlık yaptınız?
Hedefim yaklaşık 50 kilometre yüzmekti. Fakat 13 saatin sonunda sol kolumu kullanamamaya başlayınca tek kolla devam edip 44 kilometre yüzebildim. 24 saat yüzmeyi gerçekleştirdiğim yer Maltepe sahildeki mendireğin iç tarafındaki 500 m’lik parkurdu. İki duba arasında git gel 1 km yüzerek 44 tur atmış oldum. Hazırlık aşaması maalesef 1 ay sürdü. Projeye karar verme süreci gecikince ve de hava ve deniz koşullarını göz önüne alınca Ekim yerine Eylül’de yüzmek zorunda kaldım. Dolayısıyla 3-5 km’lik 5 yarış yüzüp 6-15 saatlik uzun antrenmanlarla hazırlanmaya çalıştım. Son 2 hafta sporcu diyetisyeniyle çalışıp 24 saat aralıksız yüzmedeki beslenme düzenimi ayarladım.
24 saat aralıksız yüzme eyleminizin bir de toplumsal tarafı var. Kadına Şiddete karşı 24 saat yüzdünüz. Bu amaçla yüzmek ve bu toplumsal farkındalığın bir parçası olmak hakkında neler demek istersiniz?
Bireysel olarak karşı olduğum bir konuda harekete geçmek kişisel hayat deneyimim açısından beni olağanüstü tatmin etti. Diğer yandan mağdur olan kız kardeşlerimizin sesi olabilmek, onlara yalnız olmadıklarını göstermek önemliydi. Umarım konuyla ilgili farkındalığın arttırılmasında bir nebze olsun katkım olmuştur.
Daha önce belirttiğiniz gibi aslında ekimde yüzmeyi planladığınızı ama hava şartlarından dolayı bunu erkene aldığınızı söylüyorsunuz. Sosyal medyada yaptığınız bir canlı yayında ise geçtiğimiz eylül ayında uygun günü belirlerken regl tarihlerinize göre bir tarih seçtiğinizi söylediniz. Erkek sporcuların böyle sorunları olmaması siz ve diğer kadın sporcularda ne gibi bir tepki uyandırıyor?
Evet, hava şartlarına göre bir uyarlama yaptım, o da yetmedi regle göre de yeniden planlama yapmak zorunda kaldım. Bu sebeple bazı antrenmanları yapamadım. Erkek sporcuların daha düzenli antrenman programı takip ettiklerini, daha sürdürülebilir performans çıktıları aldıklarını düşünüyorum. Çünkü programlarını bozacak, hormonsal dengesizlikler sebebiyle kuvvet ya da kondisyon dalgalanması yaşayacakları bir durumla karşılaşmıyorlar. Kadın bedeni regl dönemlerinde fazlaca mağduriyet yaşıyor. Ağrı, halsizlik, duygu durumu değişikliği, bağ doku hassasiyetleri vb. sebebiyle bedensel bir aktivite olan antrenman, müsabaka gibi olaylarda da sistem sekteye uğruyor. Tepki gösterecek bir konu değil fakat erkek sporcuların bunun farkına vararak kadınlarla değil sadece kendileriyle yarışmalarını daha doğru buluyorum.
Bir kadın sporcu olarak kadınlar için yüzdünüz. Sizce Cumhuriyet’in 100.yılında kadın sporcuların en çok ihtiyaç duyduğu şey ne?
Kadın sporcuların ülkede var olma savaşı verdiğini düşünüyorum 100. yılda bile hâlâ bu konunun tartışılması bana garip gelse de ülkelerin gelişmişlik düzeyini belirleyen konulardan biri spora katılım. İhtiyaç duyulan şey ise fırsat eşitliği. Kadının yeri evdir, görevi de evine ve çocuklarına bakmasıdır algısı devam ettikçe bu ihtiyaç giderilemeyecek gibi.
Yeni hedefler mevcut mu, ufukta başka projeleriniz var mı?
Yeni hedefler var ama tam olarak adını koymak istemiyorum 2024’ün ilk aylarında netleşmiş olur. Yine sınırlarımı zorladığım bir şeyler çıkabilir.