Kadınların kickboks ve taekwondo gibi dövüş sporlarında yer alması, kendi yeteneklerini ve güçlerini sergileme şansı bulmalarını sağlıyor. Ayrıca, bu sporlara katılan kadınlar genellikle disiplin, özgüven ve dayanıklılık gibi önemli kişisel özellikleri de geliştiriyorlar. Bu durum, kadınların dövüş sporlarındaki artan katılımının, hem spor dünyasına hem de genel topluma olumlu etkiler sağladığını gösteriyor.
Hem kickboks hem de teakwondo alanlarında faaliyet gösteren bir sporcu ve eğitmen olan Zehra Yıldız ile her iki sporun kesişimindeki önemli noktaları ve kendi deneyimlerini konuştuk.
İki Dünya Arasında Denge Kurmak: Kickboks ve Taekwondo
Zehra, “Kickboks ve taekwondo sporlarını bir arada yapmak gerçekten harika bir deneyim. Her iki sporun benzer ve farklı yanları var. Benim için her ikisi de ayrı bir öneme sahip.” diyerek, bu iki spor dalının kendisinde yarattığı dengeyi vurguluyor.
Spora başlangıcının kickboks ile olduğuna değinen Yıldız, “Memleketime tatil için gittiğimde, oradaki hocamın uzmanlık alanı taekwondo olduğunu öğrendim. Bu fırsatı değerlendirerek taekwondoya da merak saldım. Üniversitede ise bu sporları seçmeli ders olarak aldım” diyerek, spor serüvenindeki temel adımlarını açıklıyor.
’Bu kayıp, yaşamımı ve spor kariyerimi derinden etkiledi’
Dönüm noktasının babasının kaybı olduğunu söyleyen başarılı eğitmen, “Beden eğitimi ve spor yüksekokulu seçmelerine 7 gün kala babamı kaybettim. Bu kayıp, yaşamımı ve spor kariyerimi derinden etkiledi. Ancak bu zor zamanlardan güç alarak, daha da motive bir şekilde hayata tutundum ve sporun bana sunduğu güçle ayakta kalmayı başardım.” dedi.
Kickboks ve taekwondo gibi iki farklı dövüş sporunu kendi spor serüveninde dengeleyen Zehra, “Her ikisinin de benzersiz özelliklerini vurguluyor. Yumrukların ve tekmelerin gücünü kickboksta, taekwondoda ise incelikli tekniklerin ve hızın ön planda olduğunu belirterek, her iki sporun da disiplin, dayanıklılık ve stratejiye dayandığını alıntılayarak ifade ediyor.”
‘Akademik çalışmalarım spor hayatıma rehberlik ediyor’
Akademik çalışmalarının spor hayatına nasıl rehberlik ettiğini paylaşan Zehra,’’Akademik çalışmalar, spor yaparken bana rehberlik ediyor. Her gün yeni şeyler öğrenmek ve antrenman programımı buna göre güncellemek benim için çok önemli. Anatomi, insan anatomisi ve fizyolojisi gibi dersler aldım. Bu bilgiler, spor hayatımda daha verimli ve sağlıklı antrenmanlar yapmama yardımcı oluyor’’ şeklinde sporun bilimle buluştuğu noktayı vurguluyor.
Gelecek hedeflerinden bahsederken, “Gelecekte yüksek lisans ve doktora yapmayı düşünüyorum. Bilimin sürekli geliştiğini ve sabit fikirli olmamamız gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, spora olan ilgimi hiç kaybetmemeyi ve gençlerin spor yapmalarını teşvik etmeyi önemsiyorum.” diyerek, hem kendi akademik hedeflerini hem de genç sporculara verdiği önemi dile getiriyor diyerek ekledi:
“Gelecekte obez ve morbid obez olan insanlarla çalışmak ve spor dünyasına yararlı araştırmalar yaparak katkı sağlamak istiyorum”
Zehra, sadece bir sporcu olarak değil, aynı zamanda bilimsel bir araştırmacı olarak da başarılar elde ediyor. TÜBİTAK projesine değinerek, “TÜBİTAK projemde, farklı direnç antrenmanlarının kas hipertrofisi üzerindeki etkilerini araştırıyoruz. Amacımız, bu antrenman tekniklerini detaylı bir şekilde anlayarak güvenilir sonuçlara ulaşmak” diyerek, bilimin sporla buluştuğu kritik bir noktaya değiniyor.
Özgüvenin Kaynağı: Sporun Gücü
Sporun kişisel gelişim üzerindeki etkilerini anlatırken, “Sporun hayatımda önemli bir yeri var. Çocukluğumda özgüven eksikliği yaşıyordum ancak spor benim kendime olan güvenimi arttırdı” diyerek, sporun özgüvene nasıl katkı sağladığını açıklıyor ve toplumun kadınlara olan desteğinin artması gerektiğine vurgu yapıyor.
Spor salonlarında antrenman yaparken, kadınlar bir araya gelir ve birbirlerinin güçlü yanlarını desteklerler. Bu durum, güçlü bir dayanışma ve dostluk ağı oluşturuyor diyen Zehra, “Birlikte çalışma ve birbirlerine destek olma deneyimi, kadınların duygusal olarak da gelişmelerine ve güçlenmelerine yardımcı oluyor” dedi.
Zehra Yıldız’ın deneyimleri, hem kickboks ve teakwondo gibi köklü spor dallarının tarihine hem de sporun birey üzerindeki etkilerine ışık tutuyor. Bilimin sporla buluştuğu noktada, gençler için bir rol model olmayı hedefleyen Zehra, sporun evrenselliğini ve toplum üzerindeki önemini gözler önüne seriyor.