Türkiye’de sayısı derinden ve yavaş da olsa ilerleyen kadın vücut geliştirmecilerin öncü isimlerinden Gülşah Görgülü. Başarılarla dolu hikayesi ile özellikle genç kadınlara ilham veriyor. Son olarak da Uluslararası Fitness ve Vücut Geliştirme Federasyonu tarafından düzenlenen yarışmada ‘IFBB bikini pro’ sahibi oldu. Gülşah Görgülü ile kadın vücut geliştirmeci olmanın merak edilen taraflarını konuştuk.
“Spor salonunda ağırlık alanına ‘erkek alanı’ deniyordu”
13 yıldır vücut geliştirmeyle ilgilense de 7 yıldır daha bilinçli hareket ettiğini söyleyen Görgülü, bu kararı nasıl verdiğini şöyle anlatıyor:
“Komik bir cevabım var. Açıkçası sahilde karın kasları olan bir turist kız görmüştüm, hayranlıkla izleyip tatil sonrası lise sonda hemen spora gitmeye başlamıştım. Üniversiteye gelince de okulun salonuna devam ettim. Güçlendiğimi ve dikkat çektiğimi fark etmiştim. Vücudumda farklılıklar görmeye başladım ama elbette sosyal medyanın dahi kullanılmadığı bir dönemde yeterince bilgim olmadığı için yanlış, eksik beslenmelerle uzun süre devam ettim. Salonda kadınların ‘erkek alanı’ dedikleri, serbest ağırlık alanında çalışmak, onlara o zaman öncü olmak gibiydi. Sürekli bu konuda üyelerle konuşurdum”
“Günde 5 öğün balık yedim”
Karşınıza çıkan en büyük zorluk neydi ve nasıl aştınız?
“Buna cevabım beslenmem olur sanırım. Sindirim sistemim oldukça hassas, balık bana çok yarıyor ancak hiçbir deniz ürününden hoşlanmam. Yalnız pro kart kazanmadan önce aylarca günde 4 bazen 5 (kahvaltı dahil) balık yedim.”
“Kimin ne dediğine artık takılmıyorum”
Sokakta, spor salonunda ya da sosyal hayatınızda kaslı vücut konusunda karşılaştığınız zorluklar oldu mu?
“Artık hiç takılmıyorum kimin ne dediğine. Çünkü bildiğimi yaptığımda konuşan herkesin belli bir süre sonra nasıl yaptığımı merak etmeye başladığını gördüm. Demek ki ne yapıyorsam doğru yapıyorum. Ama tabi ki konuyla alakası olmayan kişilerden garip şeyler duyuyorum bazen, onları da çok iyi anlıyorum, zamanla alışacaklardır.”
“Türkiye’de kadın vücut geliştirmecisi olmanın çok bir artısı yok, eksisi fazlaca”
Türkiye’de kadın olarak vücut geliştirme ile uğraşmanın eksi ve artıları neler?
“Açıkçası çok bir artısı yok. Sadece çoğunluktan farklı bir duruşunuz oluyor. Eksi yönünü, senelerce ahlak algıları ile çok fazla savaşmış bir kadın olarak fazlaca sayabilirim. Gerek salonlarda profesyonel sporcu olarak bile rahatlıkla antrenman yapamamak, gerek bikini ile podyuma çıktığım için ‘dinsizlik, ahlaksızlık ve basitlik’ gibi itemler ile aşağılanmak Aile ile sorunlar yaşamak… Böyle uzar gider. Birçok rakibimize göre mental olarak süreci tamamlamak bile biz Türk kadınları için kolay olmuyor yazık ki..”
“Hedefim 2024’te olimpia biletini alabilmek”
Motivasyon kaynağınız ne?
“En büyük motivasyon sebebim “hayallerim”. İşimi disiplin ile ve severek yapıyorum zaten ama motivasyona ihtiyacım olursa da hayallerime, başardıklarıma ve başaracağıma inandıklarıma bakarım. Zannediyordum 5 sene daha yarışma yapabilirim. İlk hedefim 30 yaşıma gelmeden Pro kart alabilmekti. 30 yaşımın 18. gününde başardım. Sıradaki hedefim 2024’te olimpia biletini alabilmek.”
“Her zaman diyet yapmanız gerekiyor”
Tüm spor dalları için disiplin çok kıymetli ancak vücut geliştirme klasmanında sporculara neler önerirsiniz?
“Tüm sporlardan en büyük farkı, bu işte çok büyük bir nefis savaşı var. Her zaman diyet yapmanız gerekiyor. Bu dünyanın en zor sporu bana kalırsa. Antrenman herkes bir şekilde yapar. Bir ‘coach’ tutup para ödersiniz ve size haftamın 5 günü spor yaptırır. Ama bu iş beslenmesiz mümkün değil başarıya gitmez. Danışanlarımın da yüzde 80’i böyle başlayıp sonuç göremediklerini söylüyorlar çünkü bu bir zincir.”
“Bu ülkenin güçlü kadınlara ihtiyacı var”
“Sektörde birçok kadına ciddi anlamda ilham olabildiğim için çok mutluyum. Bir sürü travma atlatmaya gelen kişi ile de çalıştım. Sebebi kendilerini güçsüz hissetmeye başladıklarını fark etmeleriydi. Buradan da anlaşılacağı gibi fiziksel ve manevi gücünüzü toparlamak için güç gerektiren bir spor yapmalıyız. Demir kaldırmak bize ve geleceğimize, ülkemize iyi gelecek. Bu ülkenin güçlü kadınlara ihtiyacı var.”