İngiliz forvet Alessia Russo, bir spor dergisine verdiği röportajda zayıf görünmek arzusu ile yediği her lokmayı takip ettiği dönemin ardından Manchester United ile antrenmanlara başlayışını anlatıyor. Kendi ifadesine göre, vücudunu öyle mahrum bırakmış ki, bu mahrumiyet antrenmanlara başlar başlamaz uyluk arka kasını yırtmasına zemin hazırlamış. Sahip olmayı arzuladığı görünüm, maalesef yaptığı spor ve yarışmak istediği düzeyle uyuşmamış ve sporcunun kariyerini tehlikeye atan önemli bir yaralanmaya giden yolu hazırlamış. Bu röportaj birkaç açıdan ilginç. Kadın sporcuların, dış görünüşleriyle ilgili endişelerinin sportif başarılarını tehlikeye atabilecek düzeye nasıl gelebildiğini açık yüreklilikle paylaşmaları çok değerli. Öte yandan, yeme bozukluklarının jimnastik, bale, artistik buz pateni vb. “estetik sporlar” diye adlandırdığımız spor branşlarıyla sınırlı olmadığını sağlık profesyonellerine hatırlatması açısından önemli. Son olarak, yeme bozukluklarının beden sağlığını çok yönlü tehdit ettiğini hatırlatmasıyla anlamlı. Alessia, yetersiz kalori alımıyla ilişkili olduğunu düşündüğü bir kas yırtığı yaşıyor, bir başka sporcu ise kemik sağlığı ile ilişkili bir sorun yaşayabilir. Alessia kariyerine devam ediyor, ancak yeme bozuklukları nedeniyle kariyerini sonlandırmayı seçen sporcular da var. Rus buz pateni sporcusu, olimpiyat madalyası sahibi Yulia Lipnitskaya ise 19 yaşında emeklilik kararını alırken “Herkesi mutlu etmek için ömrüm boyunca 37 kilo olmamam, hayatım boyunca diyet yaptım, artık yeter!” diyor. Yulia kariyerini sonlandırıp İsrail’de bir kliniğe tedavi olmak için yatarken tek pişmanlığının bunu daha erken yapmamış olmak olduğunu söyledi. [2]
Bilim dünyasının bu konu ile ilgilenmediğini söylemek haksızlık olur, gelişen tarama araçları, daha kapsamlı tanımlamalar, bu başlıkta uzunlamasına ve derinlemesine yapılan tartışmalar, araştırma sonuçları sağlık profesyonellerinin elini güçlendirirken; daha zayıf bir bedene sahip olma baskısını üzerlerinde hisseden hele ki ergenlik çağındaki sporcuların ihtiyacı olan desteğin medikal alandan geldiği kadar medya ve spor camiasından da gelmesi gerekli gibi duruyor. Yine de bu yazı kapsamında konuyu sağlık açısından ele alacak, kadın sporcularda yeme bozukluklarının sporcunun sağlığına etkilerini değerlendireceğiz.
Kadın Sporcularda Yeme Bozukluğu Erkeklere Göre Daha Fazla
Literatürde sporculara has bir yeme bozukluğu yok. Herkesin muzdarip olduğu yeme bozuklukları neden ise, sporcular da onlardan muzdarip oluyor; fark ise bunların görülme sıklığında. Farklı araştırma sonuçlarına göre, sporcularda bir yeme bozukluğunun olması riski, genel popülasyona göre 2 ila 4 kat daha fazla. Bu yüksek risk, çok genç yaşlardan itibaren söz konusu ve erişkin yaşta da aynı şekilde devam ediyor. Kadın sporcularda yeme bozukluğu görülme sıklığı erkeklere göre daha fazla; ince bir bedenin skor avantajı getireceği inancının yaygın olduğu estetik sporlarda da diğer sporlara göre daha yaygın. Bazı risk faktörleri sporcu olan olmayan tüm kişiler için ortak; bunlar arasında kadın cinsiyet, belirli kişilik özellikleri (örneğin mükemmeliyetçilik), beden memnuniyetsizliği, istismar geçmişi sayılabilir. Bazı risk faktörleri ise sporculara has; erken yaşta spora özel antrenmanlara başlanması, antrenör baskısı, başarı baskısı, ergenliğe erken yaşta girme gibi. Sporcu sağlığı ile ilgilenen profesyonellerin, sporcu velilerinin, antrenörlerin bu risk faktörlerini taşıyan çocuk ve genç sporcularla ilgilenirken hali hazırda bir yeme bozukluğu olması ya da ileride geliştirmesi ihtimalini akılda tutması ve sporcuya bu özenle yaklaşması şart.
Sporcularda en sık görülen yeme bozuklukları arasında anoreksiya nervosa ve blumia nervosa sayılabilir. Anoreksiya nervosa hastası sporcular, vücut ağırlıkları normalden düşük olmasına rağmen, şiddetli bir kilo alma endişesi yaşarlar. Bu nedenle çok kısıtlı beslenerek daha da zayıflamaya çalışırlar. Kendi bedenlerine dair değerlendirmeleri bozuktur. Blumia nervosa hastası sporcularda ise, gizli gizli ve aşırı miktarda yemek yeme ataklarını takiben, alınan kalorilerden kusma ya da ilaç kullanma gibi yöntemler ile sağlıksız bir şekilde kurtulma çabası görülür. Sporcularda tüm yeme bozukluğu çeşitlerine rastlayabiliyoruz. Bunlara ek olarak, hiçbir yeme bozukluğu olmamasına rağmen, istemsizce, hatta farkında dahi olmadan yetersiz enerji alımını da görüyoruz. Yani sporcu harcadığına denk enerji alacak şekilde beslenmeyi, aksi bir niyeti olmamasına rağmen düzenleyemiyor, beceremiyor. Bu sporcularda da yeme bozukluğu sonuçlarını andırır sağlık sorunları ile karşılaşabiliyoruz. Peki nedir bu sağlık sorunları? Sporcu o ya da bu nedenle yeterli beslenemediğinde neler olur vücutta? Bu konunun önemi, yakıcılığı tam da buradan geliyor. Yeme bozuklukları ölümcül olabilen durumlardır. Bu mesele, hayat memat meselesidir. Ne var ki, hayatı tehdit edecek aşamaya gelmemiş yeme bozuklukları da hiç masum değildir, en hafif halinde dahi yeme bozuklukları sporcuların ruh sağlığını, dikkatini, konsantrasyonunu, motivasyonunu, sportif performansını etkiler. Yeme bozuklukları, en hafif halinde dahi sporcunun hem beden, hem ruh sağlığına, hem de kariyerine zarar verir. Biraz daha detaylı ele alıp yeme bozukluklarının sporcu sağlığında yarattığı tahribatı detaylandırmaya çalışacağım.
Yeme Bozukluğunun Etkileri
Yeme bozuklukları, vücudun enerji girdi çıktı dengesini bozduğu için, vücutta tek bir yapıyı değil, tüm organizmayı etkiler. Vücuttaki tüm sistemler üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkarır. Sırayla ele alalım. Sindirim sistemi ile başlayalım. Özellikle kusma davranışı ağız diş sağlığına zarar verir, diş çürümelerine, dişeti sağlığının bozulmasına, diş kayıplarına yol açabilir. Kusma sırasında mide içindeki yakıcı asit özellikteki mide sıvısının yemek borusundan geçmesi, yemek borusunda yaralara yani ülserlere yol açar. Çok az beslenme normal bağırsak hareketlerini sekteye uğratır, kronik kabızlık ve buna bağlı sorunlar görülür. Yeme bozuklukları, kalp damar sağlığı üzerinde de önemli bozukluklara yol açar. Düşük kan basıncı, kalp ritminde bozulmalar, çarpıntı, göğüs ağrısı gibi bulgular yeme bozukluklarına bağlı olarak sporcularda görülebilir. Bunlar aynı zamanda, bilinen başka bir hastalığı olmayan bir kadın sporcuda saptandığında “Acaba yeme bozukluğu olabilir mi?” diye bizi uyarması gereken bazı bulgulardır. Nitekim sporcular yeme bozukluklarını sağlık profesyonellerinden ve antrenörlerinden saklama eğiliminde olabilmekteler. Bu parantezi kapatıp devam edelim. Gelelim yeme bozukluklarının hormonlara etkilerine. Yeme bozuklukları, kadınlarda hormonal düzeni bozabileceği en üst seviyeden, ta merkezi sinir sisteminden bozar. Buna bağlı olarak, kadınlarda üreme sağlığı bozulur, adet düzensizliği görülür. Burada önemli bir husus var, sporcu olmayan kadınlar adet düzensizliğini tehlikeli bir durum olarak görüp hekime başvururken, sporcu kadınlar bunun yoğun antrenmana bağlı “normal” bir durum olduğu inancıyla hekime gitmiyor. Sporcular ve antrenörler arasında kesinlikle yanlış olan bu bilgi maalesef çok yaygın olarak kabul görüyor: “Çok antrenman yapınca adetten kesilmek doğaldır.” Tekrar ediyorum, bu bilgi külliyen yanlış. Hiçbir antrenman düzeyinde kadının adetten kesilmesi doğal değildir, sporcuda ise çok önemlidir ve mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Tüm hormon düzenin bozulacağı kadar yetersiz enerji aldığının en önemli bulgusu adet düzensizliğidir. Bu önemli işareti hiçbir kadın sporcu göz ardı etmemelidir. Burada bir diğer tehlike ise doğum kontrol hapları. Doğum kontrol hapları kullanarak düzenlenen adet döngüsü, bize kişinin kendi hormonal düzeninin sağlıklı işleyip işlemediği konusunda fikir veremiyor, varsa da bir bozukluğu gizleyebiliyor. Bu durumda diğer bulgulara karşı daha fazla dikkat kesilmek iyi bir fikir olabilir. Devam edelim, yeme bozukluklarının vücuda etkilerini saya saya bitirmek kolay değil zira… Hormonal düzenin bozulması, sadece üreme sağlığını etkilemekle kalmaz. Aynı zamanda kemik sağlığına da zarar verir. Normalde düzenli spor yapan bir kişide, yaşıtlarına göre güçlü kemikler beklersiniz ama eğer bu sporcunun bir yeme bozukluğu varsa sporcu olmasına rağmen gencecik yaşta bile kemik erimesi ile karşılaşırız. Hem de kemikte meydana gelen hasar bazen yeme bozukluğu tedavi edildikten sonra uzun yıllar iyileştiremediğimiz ciddi bir hasardır. Zayıflayan kemikler bazen kemiklerde stres kırıklarına yol açarak sporcuyu antrenman yapamaz, yarışlara katılamaz hale de getirebilir. Kemik sağlığında yaşanan tahribat, bazı durumlarda geri döndürülemeyip kalıcı olduğu için ayrıca üzücü buluyorum. Yeme bozuklukları, sporcularda kansızlık nedeni olarak da karşımıza çıkıyor. Yetersiz beslenme sadece enerji eksiğine yol açarak değil, sporcunun ihtiyaç duyduğu vitamin ve minerallerin de yetersiz alınmasına yol açarak sporcuya zarar veriyor. Kansızlık sağlık için olduğu kadar, sportif performans açısından da istenmeyen bir durum. Zaten düşen performansa bir darbe de kansızlık indiriyor diyebiliriz. Peki sporcunun dikkati, konsantrasyonu, tepki verme hızı, ruh sağlığı nasıl etkileniyor dersiniz? Açıkçası tahmin etmek güç değil, yeme bozuklukları sporcularda depresyon riskini ve kaygı düzeyini artırıyor. Her ikisi de hem sporcunun ruhsal sağlığına, hem de sportif başarısına zarar veriyor. Ancak içinde bulunulan kaygılı ve depresif hal, yeme bozukluğunu da tetikliyor. Kırması güç bir kısır döngü meydana geliyor. Sporcuların dikkati, odaklanma becerisi, odaklanmayı sürdürme süreleri azalıyor, ani bir uyarana tepki verdikleri süre uzuyor. Belli branşlarda çok kritik olabilecek özellikler bunlar. Spor yaralanmalarının görülme sıklığı da bu sporcularda maalesef artıyor. Mükemmeliyetçiliğin yeme bozukluklarının gelişiminde bir risk faktörü olduğunu hatırlayın, mükemmeliyetçi ve başarı odaklı bir sporcunun içine düştüğü, onu başarısızlığa mahkum ederken sağlığını da elinden alan bu hastalığın ve sebep olduğu kısır döngünün önemini daha iyi anlayacaksınız. Yeme bozuklukları, sporcuların bağışıklık sistemlerini de maalesef olumsuz etkiliyor. Daha kolay hastalanmalarına, daha güç iyileşmelerine, buna bağlı daha fazla antrenman ve maç/yarış kaçırmalarına yol açıyor. Buraya kadar saydıklarımıza ek olarak çocuk sporcularda görülen yeme bozuklukları, kalıcı gelişme geriliklerine yol açabiliyor. Boy uzamasında duraklama yaşanabiliyor, bazen yeme bozukluğu tedavi edildikten sonra da boy uzaması tekrar gerçekleşmiyor. Ayrıca çocuk sporcularda yeme bozuklukları akademik başarıya da zarar verebiliyor. Nasıl özetlenebilir inanın zorlanıyorum ama şöyle söylemek herhalde yanlış olmaz: Yeme bozuklukları hayatı tehdit eder, ölümle sonuçlanabilen çok önemli bir hastalıktır. Ancak hayatı tehdit edesiye kadar gidilen yolda zarar vermediği, pas geçtiği tek bir sistem, tek bir doku da yoktur. Öyle ki verdiği zararların bir kısmı, yeme bozukluğu fark edilip tedavi edildiğinde dahi kalıcı olabilmekte, sporcuya hayatı boyunca eşlik etmektedir.
Yeme Bozukluğu Tedavisi Ekip İşi
Tablo bu denli ciddi olunca, yeme bozukluklarını mümkünse önlemek, değilse çok erken aşamalarda tespit etmek çok büyük önem kazandı. Bizim kitaplarımızda hep geçen, klasik bir ifadedir: “Yeme bozukluklarının tedavisini tek bir kişi gerçekleştiremez, bu kalabalık bir ekibin işidir.” Ben aynısının, yeme bozukluklarının tanısını koymada da geçerli olduğunu düşünüyorum. Sporcunun ebeveynleri, onu her gün gören, performansını kilosunu büyümesini yakından izleyen antrenörü, periyodik muayenesini yapan hekimi, varsa diyetisyeni, psikoloğu; ekibi büyütelim, okul çocuklarında öğretmenler, sosyal çevre ve arkadaşlar… Yeme bozukluklarının saptanmasında saydığım herkes önemli bir rol üstlenebilir. Neler bizi uyarabilir? Çok kısıtlı yeme davranışı, düşük kilo, sporcunun bedeninden hoşnutsuzluğunu sık sık ifade etmesi, sporcunun dikkatinde, performansında başka şekilde açıklanamayan düşmeler, sinirlilik, tahammülsüzlük, gerginlik ipucu verecek önemli birer bulgu olabilir. Ayrıca başarı baskısı, mükemmeliyetçi kişilik özelliği gibi yazının başında saydığımız risk faktörlerinin varlığı halinde daha da dikkatli olmamız gerekir. Sporcumuzda bir yeme bozukluğundan şüphe ettiğimizde kime başvurmalıyız? Tanı koyma aşamasında, pek çok tahlil ve tetkik de yapılacak, ilk başvuruyu hekime yapmakta fayda var. İlk başvuruda bir spor hekimliği uzmanına gidebileceğiniz gibi endokrinoloji uzmanına ya da çocuk sporcu söz konusu ise çocuk doktoruna da başvurabilirsiniz. Eğer şüphenizde haklıysanız ve bir tedavi sürecine başlanacak ise ekibe mutlaka bir psikiyatrist ya da psikoloğun ve bir diyetisyenin eklenmesi gerekecek. Ayrıca yeme bozukluğu hangi sistemleri etkiledi ise, o branşların uzmanları da, örneğin bir kardiyolog, ekibe katılacak. Ancak bu ekibin en önemli parçası sporcunun kendisi ve antrenör, bunu da asla akıldan çıkarmamak lazım. Önce sporcunun hayatını tehdit eden durumların ortadan kaldırılması ve sağlığının geri kazanılması, sonra da sporcu arzu ediyorsa spora dönüşün sağlanması amacıyla ekibin tüm üyeleri birlikte çalışacak. Birlikte engebeli ve uzun bir yolu yürümek gerekiyor ancak başarmak mümkün. Başarmanın mümkün olduğunu hatırlamak isteyenlere Amelia Boone’u tanımalarını öneririm. [3] Yeme bozukluğu hastası olduğu uzun yıllardan sonra tedavi olan ve şimdi bu konuda farkındalık artırıcı çalışmalar ile kadın sporcu sağlığına bence büyük katkı sunan başarılı bir ultramaraton koşucusu. Kendisi tek örnek değil, benzer hikayeleri olan sporcuların kendi öykülerini paylaşmaları genç sporcuları korumamız için çok değerli. Farkında olmamız önemli, sporcularımızla, sporcu velileriyle, antrenörlerle bu konuyu konuşmamız önemli, bulgularını bilmemiz, doğru adrese başvurmamız önemli. O kadar önemli ki, bir sporcunun hayatını kurtarmak söz konusu olabilir. Kadın sporcularla çalışan herkesin bu sorumlulukla hareket etmesini dilerim.
Kaynaklar:
[1] – “Alessia Russo: England forward on lockdown weight loss and returning to strength” 27 June 2023, https://www.bbc.com/sport/football/66031494
[2] – “Figure skater Yulia Lipnitskaya opens up about anorexia” The Associated Press · Posted: Sep 12, 2017 https://www.cbc.ca/sports/olympics/winter/figure-skating/olympic-champ-lipnitskaya-anorexia-1.4285781
[3] – http://www.ameliabooneracing.com/blog/