Ronda Rousey stands on stage during an event for UFC 207, Thursday, Dec. 29, 2016, in Las Vegas. Rousey is scheduled to fight Amanda Nunes in a mixed martial arts women’s bantamweight championship bout Saturday in Las Vegas. (AP Photo/John Locher) ORG XMIT: otk109

Kadınlar dövüş sporlarını yapabilir mi? Peki ya karma dövüş… Pek çok kişi için bu sorunun cevabı hayırdı. Fakat Ronda Rousey bir kadının da Karma Dövüş Sanatlarında mücadele edebileceğini gösterdi.

Kafes dövüşü olarak bilinen Karma Dövüş Sanatları, her türlü dövüş sanatındaki tekniklerden faydalanılabilen bir karşılaşma türüdür. Kurallar olmadan mücadele verilmesi de pek çok kişiye bu dövüş türünü kadınların yapamayacağını düşündürdü. Ta ki Ronda Rousay ortaya çıkana kadar…

Ronda kolay olmayan bir çocukluk geçirdi. 1987 yılında hayata geldiğinde kordonun boynuna dolanması sonucu oksijen yetmezliğinden dolayı Ronda’nın kalbi durmuştu. Doktorlar onu öldü sanırken o hayata tutundu. Ancak bu durum onda konuşmayı geç öğrenmesi ve öfke problemleri gibi sorunlara yol açmıştı. Ona en çok güvenen insanlardan birisi babasıydı. Ancak Ronda’nın babası kaza sonucu düşmüş ve belinden sakatlanıp aylarca komada kalmıştı. Günden güne daha da kötüleşen ve yakında felç kalacağını öğrenen babası Ronda henüz 8 yaşındayken intihar etti. Kendisini ‘tam babasının kızı’ olarak niteleyen Ronda için bu atlatılması oldukça zor bir durumdu.

Ronda’nın belki de en büyük avantajı şampiyon bir judo sporcusu olan annesiydi. Ronda’nın annesi AnnMaria De Mars, dünya şampiyonu bir judocuydu ve bunu başarabilen ilk ABD sporcuydu. Annesinin önemli bir judo kariyerinin olması onunla aynı yolda gitmeye karar veren Ronda için ABD’nin en iyi hocalarından ders alabilme fırsatı yakalamak anlamına geldi. Ayrıca annesi de Ronda’ya kendi tekniklerini öğretti. Özellikle daha sonrasında Ronda ile özdeşleşecek olan kol kilitleme hareketi ona annesinden mirastı. Aynı zamanda bir gelişim psikoloğu olan Ann Maria, Ronda’nın psikolojik olarak da en büyük destekçisiydi.

İlk zamanlar AnnMaria, kızının yüzmeyi bırakıp judo ile ilgilenmesini istememişti. Ancak Ronda annesinin yolundan gitmeye kararlıydı. Annesi Ronda’yı Ermeni MMA dövüşçülerinin olduğu bir salona kayıt ettirdi. O salonda Gene LeBell de bulunuyordu. ABD’nin efsanevi bir dövüşçüsü ve dublörü olan Gene, Ronda’nın hocasıydı. Gene Ronda’yı hep kendisinden iri erkekler ile güreştiriyordu. AnnMaria için tedirginlik verici olan bu durum Ronda’nın giderek daha da iyi bir dövüşçü olmasını sağladı.

Küçük yaşlarda jujitsu turnuvalarına katılan Ronda herkesi yenmeye başladı. Sporculuk kariyerindeki büyük başarıları okul hayatında kendisini zorlayabiliyordu. Vücudunun giderek kaslanması ona ‘Miss Man’ lakabının takılmasına neden oldu. Ronda da arkadaşlarının dikkatini çekmemek için kaslı kollarını saklayacak kıyafetler giymeye başladı.

Ronda henüz 17 yaşındayken olimpiyat judo takımına girmeyi başarmıştı. Ronda 2004 Atina Olimpiyat Oyunları’nda madalya kazanamasa da 4 yıl sonra Pekin’de Olimpiyatlardan Bronz madalya ile geri döndü. Bu da onu judo dalında madalya kazanan ilk ABD’li sporcu yaptı. Fakat olimpiyatların ardından Ronda büyük bir boşluğa düştü. Bunun da en büyük nedeni ekonomik olarak zorluk çekmesiydi. Ronda’yı tekrar dövüşmeye motive eden şey ise MMA’de mücadele verme kararıydı.

Ronda’nın antrenörlerinden bir tanesi başta ona pek inanmadı. Ancak Ronda’nın azmi onu da etkilemişti. Ronda’nın ilk çıktığı amatör seviyedeki MMA maçında rakibini yenmesi 23 saniye sürdü. Amatör seviyede rakiplerini bir bir yenen Ronda gözünü UFC’ye dikmişti. Ancak bir sıkıntı vardı o da Amerikalı Karma Dövüş Sanatları organizasyonu olan UFC’de yalnızca erkeklerin mücadele vermesiydi. Ronda UFC başkanı olan Dana White ile ilk tanıştığında ona ‘ben de bir gün UFC’de mücadele vereceğim’ dedi. Dana White ise ona güldü. Çünkü o, UFC’de asla bir kadının yer almayacağını söylüyordu. Ancak bu sözünün üstünden iki yıl geçmişti ki Ronda Rousey Dana White’ın fikrini değiştirmeyi başardı.

Ronda çıktığı her maçı ikinci rounda dahi kalmadan bitiriyordu. Annesinden öğrendiği kol kilidi hareketi maçları saniyeler içerisinde kazanmasına neden oluyordu. Bu da tüm MMA severler gibi Dana White’ın da ilgisini çekti. Bir organizasyonda Dana White ile konuşan Ronda, onu kadınlar MMA’yi hakkında daha çok bilgi verdi. O konuşmanın ardından Dana White MMA’in en büyük organizasyonu olan UFC’de kadınlar müsabakasını da düzenlemeye karar verdi.

Dana White 2012 yılında Ronda’nın UFC ile anlaşma imzalayan ilk kadın dövüşçü olduğunu ve UFC’in ilk kadın şampiyonu olduğunu duyurdu. Tarihe geçen Ronda UFC’deki ilk maçına ise 2013 Şubat’ında Liz Carmouche karşısında çıktı. Büyük bir kalabalığın karşısında gerçekleşen maçta rakibini yaklaşık 5 dakikada mağlup eden Ronda şampiyonluk unvanını korudu. Ronda Rousey gelecek 4 maçında da şampiyonluk kemerini kimseye kaptırmadı.

Not: Ronda Rousey hakkında daha fazla bilgi için ‘Ronda Rousey Story: Through My Father’s Eyes’ belgeseli seyredilebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir