Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları oldukça başarılı geçiren sporculardan birisi Elif İldem’di. Nörolojik bir rahatsızlık olan ve beyin ile vücut kasları arasındaki iletişimi etkileyen CMT 2 (Charcot Marie Tooth) hastalığına sahip Elif, 20 yaşında tedavi için başladığı yüzme branşında Paralimpik Oyunlar’a kadar yükseldi. Aynı zamanda psikoloji eğitimini de tamamlayan Elif, yüzmede de üst düzey bir performans sergiliyor.
Elif İldem ile yüzme kariyerini, spor ve sosyal hayatını ve Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları konuştuk.
“Acaba Bıraksam Mı Dediğim Oldu Ama İnatçı Bir Yanım Vardı”
Bildiğim kadarıyla tedavi olarak yüzmeye başlamışsınız. İşin bu kadar büyük bir raddeye gelebileceğini düşünmüş müydünüz? Profesyonel bir yüzücü olmaya geçişiniz nasıl oldu?
Evet, ilk etapta rehabilitasyon amaçlı başlamıştım. Nörolojik bir rahatsızlık olan CMT 2 hastalığına sahibim. Şu anda bir tedavisi olmadığı için fizik tedavi ve yüzme öneriyorlardı. Ben de 20 yaşında aslında doktorların tavsiyesiyle rehabilitasyon amaçlı yüzmeye başlamıştım. Hocalarımın beni ‘çok iyi yüzüyorsun’ diye motive etmesiyle 3-4 ay içinde Türkiye Şampiyonası katıldım. Orada da kendi grubumda iyi dereceler alınca daha motive olup devam ettim. Yaklaşık 1 sene sonra da uluslararası olarak gittiğim ilk yarışta (Almanya yarışında) milli sporculuk unvanını aldım. Yani açıkçası çok şaşırtıcı bir durumdu benim için. Çünkü 20 yaşınıza geliyorsunuz ve spora başlıyorsunuz.
Siz aynı zamanda üniversite eğitiminizi de tamamladınız. Lisansın ardından yüksek lisans eğitiminizi de onur derecesiyle bitirmişsiniz. Yoğun bir eğitim temposunun yanı sıra Paralimpik Oyunlara da katılmayı başardınız. Bu yoğun süreci nasıl idare ettiniz? Zorluklar yaşadınız mı?
Tabii ki, eğitim hayatı ve spor hayatımı birlikte götürmeye çalışırken çok zorluk yaşadım aslında. Çünkü ikisi de beni bedenen hem de mental anlamda yoruyordu. Özellikle yüksek lisansta tez yazarken çok fazla zorlandığım dönem olmuştu. 2019 yılı Müsabakalarım çok yoğun olduğu bir dönemdi. Yine dünya şampiyonamız vardı ve Paralimpik Oyunlar için de çalışıyorduk. Bir yandan tez yazmaya çalışıyordum. Akşama kadar okuldaydım. Öğleden sonra antrenmanlara gidiyordum. Gece de gelip tez yazıyordum. Tezimi kamplarda yazmaya çalışıyordum. Özellikle o sene çok fazla böyle ‘yapamıyorum acaba bıraksam mı?’ dediğim dönemler oldu . Ama biraz inatçı bir yanım vardı. Her sabah kalktığımda hadi ‘Elif sen yapabilirsin, bugüne daha güçlü başlıyorsun, tez her zaman sürmeyecek, bittikten sonra çok rahatlayacaktın, mutlu ve başarmış hissedeceksin’ diyerek kendimi hep motive etmeye çalıştım. Planlı programlı çalışıyordum. Yoksa kesinlikle yetişemezdim. Tabii ki sosyal hayatımdan daha fazla fedakarlık yapmam gerekti. Ama okulu onur derecesiyle bitirip ve aynı şekilde Paralimpik Oyunlar yolunda derecelerimin gelişmesi ve başarı anlamında belli bir noktaya gelmem inanın bütün zorlukları benim için silip götürmüştü.
Arkadaşım ‘Rekor Kırdın’ Dediğinde ‘Şaka Mı Yapıyorsun’ Dedim
Paralimpik branşlar sporcuların engel düzeylerine göre kategorilere ayrılıyor. 1 en yüksek engel düzeyini ifade ederken, rakam arttıkça sporcuların engel seviyesi de düşüyor. Daha önce S2 kategorisi sporcusu olan Elif artık S1 kategorisinde bulunuyor. Fakat kendi sınıfında başka sporcu olmadığı için Tokyo 2020 Paralimpik Oyunlarda S2 ve S3 kategorisi yarışlarında mücadele etti.
S3 kategorisi serbest stilde 3:17.54’lük derece elde eden Elif İldem, 21 yıldır kırılmayan S1 kategorisi rekorunu da kırmayı başardı.
Paralimpik Oyunlardaki mücadelenizi büyük bir keyif ve hayranlıkla takip ettim. S1 kategorisi sporcusu olmanıza rağmen S2 ve S3 kategorilerinde yarıştınız, finallere yükseldiniz bir de rekor kırdınız. Sizin için Tokyo nasıl geçti?
Tokyo benim için çok yorucuydu. Geçirdiğim en yoğun yarış dönemiydi. Ama bir o kadar da keyifli geçti. Özellikle bu sene benim için çok inişli çıkışlı bir yıldı. Yazın bacağımdan ameliyat olmuştum. Daha sonrasında geri dönmekte zorlandım. Suya alışmam zor oldu. Antrenmanlarım aksadı. Yine aynı şekilde gittiğim İtalya ve Portekiz yarışlarında çok iyi dereceler yapamamıştım. Yani önceki derecelerimi yakalayamıyordum. Önceden S2’ydim sonra S1’e düştüm. S2’deki yaptığım dereceleri yakalayamıyordum. ‘Ameliyat oldum gittikçe de hastalığım kötüye diyor, ne yapacağım?’ diye üzülüyordum. Ama her zaman içimde bir umut besliyordum. ‘Elif ne olursa olsun elinden gelen en iyisini yapmaya çalış’ diyordum. Çünkü biraz aslında hastalığımın ilerlediği gerçeğini de biliyordum ama iyi bir şeyler de yapmak istiyordum. Tabii ki bu kadar iyi olacağını beklememiştim. Hatta Paralimpik Oyunlar’da çıktığım ilk yarışta hastaydım. Bir gün öncesinde orada polikliniğe gitmiştik. Bir yandan dışarıya karşı ‘of yapamayacağım’ desem de içimden hep yapabilirsin ‘Elif elinden gelenin en iyisini yap’ diyordum. Çünkü o kadar emek o kadar çalışma vardı. Karşılığını almayı çok istiyordum. Madalya olsun ya da olması iyi dereceler elde edip geliştiğimi görmek beni çok mutlu edecekti. Ama dediğim bu kadar iyisini beklemiyordum.
İlk yarışımda S2’lerle yüzdüm mesela, finale çıkacağımı tahmin etmiyordum. Derecemi belki geliştirebilirim diyordum ama final hiç aklımda yoktu. Finale kaldığımda çok çok mutlu oldum. İlk defa katıldığım Paralimpik Oyunlarda final yüzmek beni çok mutlu etti. Daha sonrasında S3’lerle yarıştığım yarışta rekor kırdığımı sonradan arkadaşımdan öğrendim. Çıktığımda koşarak geldi ‘rekor kırdın’ dedi ve ben şaşkınlıkla ‘şaka mı yapıyorsun?’ dedim. Bir birimize sarılarak mutlu bir şekilde oynamaya başladık. Ve son yarış kalmıştı 50 metre sırt ‘inşallah bunda da final olur’ dedim ve onda da final yüzdüm. Dediğim gibi hem sabah hem akşam eleme ve final yüzdüğüm için yoğundu ama bir o kadar da mutluydum. Yorgunluk aklıma bile gelmiyorduk. Ve kötü bir şekilde geçen bu seneye rağmen çok çok iyi şekilde Tokyo’da ülkemi temsil edebildim ve çok mutluyum.
“Keşke Bu Zorluklar Bizim Önümüze Bu Kadar Çıkarılmasa”
Engelli biri olarak spor alanında ve sosyal alanda yaşadığınız zorluklar neler?
Aslında bu soruya şöyle cevap verebilirim; biliyorsunuz ki paralimpik sporlar Türkiye’de her ne kadar gelişim gösterse de olimpik sporlar kadar eşit seviyede olduğunu düşünmüyorum. Hala çok geriden geliyoruz. Engelli biri olarak zaten toplumdan dışlanıyorsunuz, toplumdan yozlaştırılmaya çalışıyorsunuz. Bir de kadın olduğunuz zaman topluma adapte olabilmek iki kat zorlaşıyor. Sporda da bu böyle. Engelli olduğunuz zaman sanki yüzmek bir lütufmuş gibi algılanıyor. Maddi manevi bir şey talep ettiğimizde ‘zaten yüzüyorsun daha fazla ne istiyorsun’ algısı oluyor. Bunlarla karşılaşıyorsunuz. Sosyal alanda ise hala çok geride olduğumuzu düşünüyorum. Fizibilite olarak bir çok yer hala engellilere uygun değil. Ben İstanbul’da yaşıyorum. Sokağa çıktığım zaman 10 tane mekandan belki sadece 2-3 tanesine gidebiliyorum ne yazık ki. Market kafe fark etmiyor. Yanımda yardımcı olacak birisi yoksa özellikle belirli yerlere seçip gitmek durumunda kalıyorum. Hala bu durumda olmak gerçekten çok acınası.
Yine aynı şekilde bir de toplumun size bakış açısı var. Ben bunları kendimce aştığımı söyleyebilirim. Şu anda zihinsel olarak rahatım. Birilerinin bakışı, konuşmaları, ön yargıları, ayrımcılığı bunlara üzülüp kenara çekmektense her zaman savaşan bir yanım olduğunu söyleyebilirim. Engelli bir birey olarak her zaman hakkımı arayan, bizim de diğerleri kadar eşit adaletli ve özgür bir toplumda yaşamamız gerektiğine inana bir insanım. Ve yapılacak ufak düzenlemelerle hayatımızın o kadar kolaylaşacağın farkındayım ki her anlamda bu şekilde mücadele ediyorum. Engeli olan bireyleri de cesaretlendirmeyi çalışıyorum. Tabii biliyorsunuz ki itiraz eden, hakkınızı arayan olduğunuz zaman özellikle engelliyseniz ve dediğim gibi kadınsanız daha da fazla tepkiyle karşılaşıyorsunuz.
Ama ben bunlardan hiçbir zaman yılmadım. Mesela instagram ve twitter üzerinden yürüttüğüm engelleredurde/rampa hareketi adında sayfam var. Sokakta kaldırım uygun değilse kafelerde rampalar yoksa, engellilere uygun olmayan (bu bir devlet kurumu olur özel sektörde olur) yer varsa ya da kaldırımda direk varsa bunları şikayet ediyorum. Ki keza ufak tefek de olsa kazanım elde ettiğim de oluyor. Mesela yemek sektöründen bir firma telefonla görüşüp şikayet ettiğim bölgedeki yerlere rampa yaptı. Birkaç tane kaldırımdan direk söküldü. Kaldırımlara rampa yaptırdım. Yani şunu demek isterim ki aslında mücadele edersek bir şeyleri kazanabiliriz. Ben de engelli bir birey olarak her zaman mücadele etmeye çalışıyorum. Keşke bu zorluklar bizim önümüze çıkarılmasa biz de bu kadar çabalamasak ama maalesef ki öyle bir toplumda yaşamıyoruz.
Tokyo 2020 Paralimpik Oyunlarda rekor sayıda madalya kazanıldı. Sizce paralimpiklerde daha iyi yerlere gelinebilmesi için neler yapılmalı?
Evet madalya olarak eskisine göre daha iyi. Çünkü eskisine göre daha fazla destek veriliyor. Ama dediğim gibi olimpik branşlar kadar hala değer gördüğünü düşünmüyorum. Bu sadece devlet bazında ya da bakanlık bazında değil de kulüpler keşke daha fazla destek verse, daha fazla branş açılsa. Çünkü engelli bireyler ulaşımdan tutun da malzemesini, refakatçısıyla yolculuk etmesine kadar daha fazla gereksinimleri oluyor. Bunlar göz ardı edilmese daha dikkate alında daha iyi yerlere gelebiliriz. Yine aynı şekilde engelli olan bireyleri spora adapte edebilmek spor hayatına katabilmek için belediyeler, sivil toplum kuruluşları tarafından çalışmalar yapılsa… inanıyorum ki çok yetenekli ve hevesli insanlar var. Ben bununla ilgili çok fazla mesaj da alıyorum. Ve en önemlisi bence sosyal medyada, ana akım medyada keşke biraz daha paralimpik sporları ön plana çıkarılsa, daha değer görmesini sağlasa.. biliyorsunuz ki günümüzde sosyal medya çok önemli. Dediğim gibi bir çok faktör var. Bunlar belki ufak ufak detaylar ama dikkat edilse, özen gösterilse çok daha iyi yerlere gelebileceğimizi düşünüyorum. Ve sistemli bir şekilde çalışılsa. Özellikle profesyonel anlamda engelli bireylerle çalışan antrenör sayısı, kulüp çok az. Mesela antrenörlere eğitim verilse yurtdışına eğitimlere gönderilse ya da bu alanda eğitimli kişiler alınsa çok daha iyi yerlere gelebileceğimizi düşünüyorum.
“Ben Yapamam Algılarını Kırmamız Gerekiyor”
İlham dolu bir hayatınız ve kariyeriniz var. Sizin hikayesinizden ilham alacak kişilere neler söylemek istersiniz?
Bu soru için şunu söylemek isterim ki ben de her zaman çok fazla önyargı ve ayrımcılıkla karşılaştım ve karşılaşmaya devam ediyorum. Ama hayata karşı bakış açımı olumsuza çevirmedim, hiç bir zaman yılmadım. Tam tersi daha fazla hırslandım, daha fazla inat ettim. Yapamazsın diyenlere, olmaz boşver diyenlere karşı hep daha fazla çabaladım. Fiziksel anlamda da okuduğum bölüm anlamında da çok daha iyi yerlere geldiğimi gördüm. Hatta istediğimden daha fazlasını elde ettiğimi de gördüm. Ve şunu öğrendim ki insan bir şeyi istiyorsa peşinden gitmeli denemeli. Oluyorsa zaten olacaktır. Kesinlikle ben yapamam algılarını kırmamız gerekiyor ki güzel yerlere gelelim. Hayatımızda istediğimiz şekilde kendimizi var edebilelim.
Bundan sonraki hedefleriniz neler?
Sporcu ve psikoloji kariyerimi birlikte devam ettirmek istiyorum. Klinik psikoloğum bu alanda da çalışmak istiyorum. Özellikle Paralimpik Oyunlardan sonra ikisini eşit şekilde sürdürmek istiyorum. Klinik psikoloji alanında eğitimlerimi devam ediyorum ve devam ettireceğim. Engeli olan sporcularla çalışan çok fazla psikolog yok. Spor psikolojisi eğitimim de var, bu alanda çalışmalar yapmayı istiyorum. Yine aynı şekilde toplumsal alanlarda çalışmalar yapmak istiyorum. Belediyelerle, sivil toplum kuruluşlarıyla engelli bireylerin aileleriyle… Biliyorsunuz ki psikoloğa ulaşmak maliyetli bir şey. Bunu daha fazla halka indirebilmek için çalışmak istiyorum. Aslında kafamda bir çok proje var. umarım tek tek, ufak ufak da olsa gerçekleştirmeyi başarırım.
Ayrıca sporcu olarak devam etmek ve daha iyi başarılar elde etmek de istiyorum. Umarım S1 kategorisinde de rakiplerim çıkarsa yakın zamanda madalyayla dönmek istiyorum. Çıkmasa, diğer gruplarla yarışsam dahi elimden gelenin en iyisini yapmak ve yine madalya için en iyi dereceleri elde etmek için mücadelemi devam ettireceğim.